İstanbul Marmara Eğitim Vakfı

Felsefe Söyleşileri 18 "Zihin Felsefesi"

Paylaş

 KADIKÖY BELEDİYESİ-İMEV-MALTEPE ÜNİVERSİTESİ

FELSEFE SÖYLEŞİLERİ 18: ZİHİN FELSEFESİ

Tarih, Edebiyat ve Sanat Kütüphanesi (TESAK)

(Tarih Sırasına Göre)

Konuşmacı:

Başlık:

Tarih ve saat:

Özet:

Prof. Dr. Betül ÇOTUKSÖKEN

 

“Antropontolojik Açıdan Zihin Felsefesi”

07.04.2018

10:00-10:30

Antropontoloji insan temelli yeni bir varlıkbilgisi olarak insanın “arada olan bir varlık” oluşuna işaret ediyor. İnsan bir yandan bedeniyle düşünmesi, ama aynı zamanda hem düşünmesi hem de kendisine özgü olan dili, başka deyişle söylemi arasında yer alıyor. Beyin; içinde zihnin, geçmiş-şimdi-gelecek ekseninde bilincin/belleğin yer aldığı  bir alan olarak her türlü “arada oluş”u fark ettiren, tüm aradalıkları kendinde taşıyan bir beden bölgesi olarak “kendisi” oluyor. Yalnızca insana özgü olan arada oluş fenomeni, insanın zihin güçlerini sürekli olarak etkisi altına alan başka türden arada oluşlarla daha da karmaşık bir duruma geliyor. Zihinsel olan toplumsal-tarihsel-kültürel olan arasında işlevlerini yerine getiriyor.   

Prof. Dr. Şevki ŞAHİN

“Nörobilim Penceresinden Zihin Felsefesi”    

 

07.04.2018

10:30-12:00

Tarih boyunca zihnin bedenle ve evrenle ilişkisine dair soruların cevaplarını aramak felsefenin ana konularından biri olmuştur. Sağlıklı insanların ve hastaların beyin işlevleri sırasında yapılan görüntüleme teknikleri ise artık bu sorulara somut veriler sağlayabilmektedir. Örneğin vicdan ve ahlaki değerlerin beynin ön lobu (frontal lob) ile ilişkili olduğu artık net bir şekilde gösterilebiliyor. Beynin bu bölgesi hasar gören bir insan zihni yerinde olduğu halde, empati yeteneğini kaybedip vicdansız birine dönüşebiliyor. Ancak henüz karanlık noktalar tamamen aydınlanmış değil.  Örneğin beyninin yarısından fazlasını kaybeden birinde, o kişinin hâlâ ”özü” olarak tanımlanabilecek kişisel zihin özellikleri aynı kalabiliyor. Bu da nörobilime “öz” aslında beynin neresinde sorusu ile derin bir araştırma alanı açıyor. “Öz”ün evrenle ilişkisine ise kuantum fiziği ve yapay zekâ çalışmaları ışık tutuyor.   

Prof. Dr. Zekiye KUTLUSOY

“Temel Kavramsal Çerçevesi ve Konu/Sorun Alanıyla Zihin Felsefesi” 

 

14.04.2018

10:00-12:00

Felsefenin zihni aydınlatma girişimi olarak zihin felsefesi, başlarda “ruh”a, daha sonraları “zihin”e, günümüzde de daha çok “bilinç”e odaklanmış bir soruşturma alanı olup, öncelikle bunlar ve “beden” arasındaki ilişkiyi ya da farklılığı/ayrımı konu edinmiş, böylece de iki ana zihin yaklaşımı olan düalizmi ve materyalizmi geliştirmiştir. Geleneksel zihin felsefesinin bu yaklaşımları zihnin metafiziği/ontolojisi ile ilgiliyken çağdaş zihin felsefesinin zihnin varlığına ilişkin konuları zihnin epistemolojisi bağlamında yani zihnin bilin(ebil)mesi üzerinden sorguladığı görülmektedir. 20. yüzyılın ikinci yarısında zihni/bilinci araştırmaya yönelen -bilişsel dilbilim, bilişsel psikoloji, bilişsel sinirbilim ve yapay zekâ araştırmaları gibi- bilişsel bilim disiplinleriyle ortak bir soruşturma nesnesinde buluşan çağdaş zihin felsefesi, bu disiplinlerin bulgularını da göz önüne alarak disiplinlerarası bir çerçevede irdelemelerini sürdürür. Ancak, ister geleneksel ister çağdaş/bilişselci nitelikte olsun tüm zihin felsefesi yaklaşımlarının baş etmek durumunda olduğu güçlükler, açıklığa kavuşturmak zorunda olduğu sorunlar vardır. Bu söyleşide de tarihsel serüveni içindeki zihin felsefesinin tüm bu açılardan tanıtılması amaçlanmaktadır.  

Dr. Burçak ÖZKAN

“Komparatif ve Epigenetik Bir Bilinç Anlayışı ve Bu Anlayışın Sağlayacağı Kazanımlar”

28.04.2018

10:00-12:00

"Bilinç" kavramı insanın bir şeyleri araştırmaya/sorgulamaya başladığı zamandan bu yana incelenmekte olmasına karşın, bugüne dek kimi üzerinde uzlaşılmış kabuller bir yana bırakılırsa, kavramın net ve kesin bir tanımı yapıl(a)mamıştır. Bunun yanı sıra bugün bu kavram mültidisipliner bir anlayışın odağında yer almaktadır. Bu konuşmada "bilinç" kavramı nörofelsefi bir perspektiften hareketle, “komparatif” ve “epigenetik” bir kavrayış uyarınca ele alınacak, böyle bir yaklaşım benimsemenin neden özellikle gerekli olduğu ve sağladığı kazanımlar üzerinde durulmaya çalışılacaktır.

Dr. Erman TAŞKIN

“Yapay Zekâ ve Bilinç : Yapay zekâdan bir tür bilinç doğabilir mi?” 

05.05.2018

10:00-12:00

Zihin felsefesinin en önemli başlıklarından biri olan yapay zekâ giderek daha da popüler hale gelmektedir.  Hemen her gün bu konuyla ilgili haberler ve spekülatif çıkarımlar medyada yerini almaktadır; hesaplamada, oyunlarda, denge, savaş simülasyonları, analiz, sağlık vb. pek çok farklı alanda konu uzmanları ile yarışabilir hale gelmektedir. Fakat öyle bir konu vardır ki, yapay zekâ için başarılabilir bir hedef midir yoksa imkânsız bir hedef midir bunu felsefe açısından tartışmak gerekir. O da yapay zekâya sahip sistemlerin tüm başarılarına rağmen bir bilinç sahibi olup olamayacağıdır. Bu tartışmanın da teknolojik veya bilimsel bir zeminde yürütülmesi, öncelikle zihin felsefesi açısından konunun ele alınmasını gerektirmektedir. Farklı disiplinlerin bulgularının bir araya getirilmesi ve konunun farklı bakış açılarını birleştiren bir çözümlemeyle ele alınması büyük önem taşımaktadır. 

Dr. Kaan ÖZKAN

“Duyum ve Algı”

12.05.2018

10:00-12:00

Algı felsefesi çerçevesindeki başlıca tartışmalardan birini duyuların birbirinden ayrılması meselesi oluşturur. Çünkü duyuları tanımlayabilmek ve bir organizma olarak dünya ile kurduğumuz ilişkideki yerlerini belirleyebilmek göründüğünden daha karmaşık bir sorundur. Örneğin, bir duyuyu tanımlamak onun hangi özelliği temel alınarak yapılabilecek bir belirlemedir? Başka bir deyişle, bir duyuyu bir diğerinden ayırt etmemizi sağlayacak ölçüt nedir? Dahası, duyuları sadece beş duyu olarak sınıflamak ne kadar doğru ve gerçekçidir? Bu sınıflama bize duyular hakkında gerçekten yeterince bir şey söylemekte midir? Eğer öyleyse, içsel ve dışsal duyular diye yapılan gruplamayı nasıl değerlendirmek gerekir? Bu ve benzeri sorular daha ilk adımda duyumlamayı felsefenin bir problemi haline getirmeye yetiyor. Üstelik, duyumlamanın algılama ile olan ilişkisinin bu doğrultuda nasıl tarif edileceği ise tartışmanın bambaşka yerlere gitmesine kapı aralıyor. Bu çalışmada duyuları birbirinden ayırt etmede ileri sürülmüş üç görüş, karşılaştırmalı olarak ve nörofizyoloji dikkate alınarak bir değerlendirmeye tâbi tutulacaktır.

Dr. Meriç BİLGİÇ

“Bir Zihin Felsefesi Olarak: Antropogonia”

26.05.2018

10:00-12:00

21. yüzyılın felsefi metodolojisi zihin felsefesine dönüşmekte, bildiğimiz felsefi söylem geçerliliğini yitirmektedir. Antropogonia da bu yönde üretilmiş özgün bir felsefi denemedir. Burada, sistematik felsefenin klasik formatından ve felsefe tarihindeki filozof metinlerinden tümevarımla ulaşılan teorik genellemeler, sonunda, yeni bir transandantal diyalektik mantık teorisine dönüşmüştür. İnsan zekâsının yapay zekâgibi, matematiksel mantık formlarında tanımlanması ile de Antropogonia kendini tümdengelimsel bir kanıtlama içinde sunmaktadır. Düşünceleri düşünme ediminin kendisine indirgemekle yeni bir Kartezyen başlangıç noktasına ulaşan Antropogonia (insan+oluşum), felsefeye “insanı yapısal özellikleriyle tanımlayabileceğimiz” net bir ontolojik söylem zemini sağlamaktadır.