OKULDAYIZ: ÜSKÜDAR Projesi (2019-Devam ediyor) | Sokakta Yaşayan ve Çalışan Çocuklar İçin Uygulama ve Araştırma Merkezi (SOYAÇ)
SOKAKTA YAŞAYAN ve ÇALIŞAN ÇOCUKLAR İÇİN UYGULAMA ve ARAŞTIRMA MERKEZİ
Maltepe Üniversitesi / SOYAC

OKULDAYIZ: ÜSKÜDAR Projesi (2019-Devam ediyor)

Paylaş

OKULDAYIZ: ÜSKÜDAR

Üniversite Toplum İş Birliği: Okul Temelli Toplum Çalışmaları 

(2019- Haziran 2021)

Okuldayız Üsküdar 2020-2021 Proje Raporu için tıklayınız

Üsküdar Kaymakamlığı işbirliğiyle, İstanbul’da okul devamsızlık oranının en yüksek olduğu bir ortaokulda, 2019-2020 eğitim-öğretim döneminde başlayan Okuldayız: Üsküdar Projesi’ne, 2020-2021 akademik yılında da COVİD-19 sürecinde çevrimiçi ve yüz yüze olarak devam edilmektedir. Söz konusu faaliyetler,  SOYAÇ’ın koordinasyonu ve yürütücülüğünde okul personeli ile eşgüdümlü olarak eğitim hayatı kesintiye uğrama riskiyle karşı karşıya kalan öğrenciler ve aileleriyle 35 öğretim elemanı/uzmanın danışmanlığı ve süpervizyonu altında, lisans ve lisansüstü programlara devam eden 170 üniversite öğrencisinden oluşan proje ekibi  ile gerçekleştirilmektedir. 2020-2021 güz dönemi proje ekibi listesi için tıklayınız.

Bu projede, SOYAÇ tarafından yüksek risk altındaki çocuk ve gençlerin topluma kazandırılmaları için geliştirilen “bağlanma ilişkisinin tesisi yoluyla akran temelli terapötik yaklaşım” modeli ile çalışılmaktadır. Bu yaklaşım, travma bilgisine ve bütüncül okul çalışması anlayışına dayalı, okul tabanlı ve toplum merkezli çalışma prensibini benimser. Proje, Üsküdar Kaymakamlığı, Üsküdar Belediyesi, Üsküdar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Üsküdar İlçe Sağlık Müdürlüğü, Üsküdar Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğü, Üsküdar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı (SYDV), Üsküdar İlçe Emniyet Müdürlüğü , Üsküdar Romanları Platformu ve Toplum Ruh Sağlığını Geliştirme Derneği iş birlikleriyle ve Maltepe Üniversitesi'nin yanı sıra Marmara ve İstanbul Bilgi Üniversiteleri’nin katılımlarıyla yürütülmektedir.

Projede, Maltepe Üniversitesi’nin Psikoloji, Sosyal Hizmet, Felsefe bölümleri ile Hemşirelik yüksekokulu ve Meslek yüksekokulu görev almaktadır. Projeye ayrıca Marmara Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik ile Sağlık Yönetimi bölümleri ve Bilgi Üniversitesi İletişim bölümü de destek vermektedir.  Bu proje ile okul idarecileri ve öğretmenler ile eşgüdümlü çalışılarak öğrencilerin başta duygusal ve sosyal gelişimlerinin desteklenmesi, okula bağlılıklarının arttırılması amaçlanmıştır. Proje faaliyetleri sınıf öğretmenleri için oluşturulan disiplinlerarası (psikoloji, sosyal hizmet, hemşirelik, beslenme ve diyetetik, felsefe, çocuk gelişimi) sınıf ekipleri tarafından sınıf öğretmenleri ile planlanmakta ve hayata geçirilmektedir. Sınıf ekiplerinin çalışmalarının kolaylaştırıcılığını Maltepe Üniversitesi Beden Psikoterapisi Sertifikalı Klinik Psikoloji Programına devam eden psikologlar yapmaktadır. Ayrıca, risk altındaki öğrencilerin ve ailelerinin başta Üsküdar Belediyesi, Üsküdar SYDV ve Üsküdar Sosyal Hizmet Merkezi tarafından verilmekte olan hizmetlere erişimleri sağlanmaya çalışılmaktadır.

Eğitim hayatı kesintiye uğrama riskiyle karşı karşıya kalan öğrencilerin psikolojik, sosyal, fizyolojik ve akademik gelişimleri, ailesi, arkadaş çevresi, yaşadığı çevre, ait olduğu toplumsal ve kültürel kimlik göz önünde bulundurularak okula devam ve akademik başarılarına etki eden sorun ve ihtiyaçların tespiti ve bu yönde güçlendirme faaliyetleri yapılması hedeflenmektedir. Proje süresince, çocukların dışında aileler ve öğretmenlerin de aktif katılımı sağlanacak olup hem onlara yönelik güçlendirme faaliyetleri yürütülecek hem de öğrencinin sorunlarının çözümlenmesi ve ihtiyaçlarının giderilmesi konusunda önleme ve iyileştirmeye yönelik iş birliklerinin gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır.

“Okuldayız: Üsküdar” Projesi’nin temel faaliyetleri ve içerikleri aşağıda listelenmiştir:

 

 

 

1. Psikoloji Bölümü Faaliyetleri

Bağlanma İlişkisinin Tesisi Yoluyla Akran Temelli Terapötik destek vermek bu grubun  temel çalışma ilkesidir. Ancak koşullar nedeni ile Okuldayız Üsküdar projesinde çalışmaların bu yıl  çevrimiçi olması  ve yüz yüze çalışmaların yapılamaması nedeni ile akran grubunun da çalışmalarında değişikliklere gidilmiştir. Üsküdar’da bir ortaokul bünyesinde sürdürülen SOYAÇ çalışmaları, çeşitli alanlardan gelen öğrencilerden ve sınıf öğretmenlerinden oluşan sınıf temelli ekipler olarak planlanmıştır.  Akran Desteği çalışmaları da bu doğrultuda sınıf ekipleri temelinde düşünülmüştür. Bu amaçlara Maltepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğrencileri arasından çocuklarla çalışma motivasyonu yüksek 14 öğrenci ve geçen yılın çalışmalarından deneyimli 2 gönüllü öğrenci belirlenmiştir.

Proje kapsamında, düzenli eğitim ve süpervizyonlarla desteklenen Psikoloji Bölümü öğrencilerinin,  “bağlanma ilişkisinin tesisi yoluyla akran temelli terapötik yaklaşım” modeli ile destek gereksinimi olan çocuklara oyun temelli grup etkinlikleri gerçekleştirmeleri ve gereksinimi olan çocuklar ile eşleşerek akran temelli psikososyal destek vermeleri düşünülmüştür. Söz konusu faaliyetleri, sınıf öğretmeni ve  disiplinlerarası üniversite öğrencilerinden oluşan sınıf ekipleri bünyesinde yapılan çalışmalarında belirlenen ihtiyaçlar doğrultusunda, diğer ekip üyeleri ile işbirliği halinde yürütmeleri planlanmıştır.

Psikoloji  öğrencileri uygulama başlamadan önce çalışma ortamı, özellikleri, bireysel ve grup ilişkileri ve çeşitli akran desteği ilkeleri konularında bilgiler alarak ve okumalar yaparak  hazırlanmışlardır. Uygulama sırasında ise çocuklarla her buluşmadan  önce ve sonra öğrenciler süpervizyon alarak deneyimleri üzerine destekleneceklerdir. Psikoloji öğrencilerinin öncelikli hedefleri, içinde bulundukları ekiplerde grup ruhunu geliştirici ilkeler doğrultusunda ilişkiler kurmak ve bu grubu güvenli bir ortam yapmaya katkıda bulunmaktır. Ancak grup ilişkileri geliştirildikten sonra bireysel destekler de uygulanabilmektedir.

Bu destek programı kapsamında, Psikoloji Bölümü öğrencileri, çocuklar ile sınırlarının belli olduğu güvenli bağlanma ilişkileri kurarak ve güvenli bir grup ortamı yaratarak çocukların duygusal ve sosyal gelişimlerini desteklemeyi, eğlenceli ve eğitsel faaliyetlerde bulunarak onların motivasyonlarını arttırmayı ve rol model olmayı hedeflemektedirler. .Grup içinde çocukların isteklerini dikkate alarak yapılacak oyun ve eğitim etkinliklerinde onların gruba bağlanmaları, kendi hedefleri üzerinde düşünmeleri, psikolojik dayanıklıklarının geliştirilmesi, akademik başarılarının arttırılması amaçlanmaktadır.

Etkinlik ve ilişkiler sonucunda çocukların yaratılan bu farklı ortamda bir süreklilik içinde duygu, düşünce ve davranışlarında değişimler olması bilişsel yapılarının yeniden düzenlenmesi  beklenmektedir.

 

 

2.  Çocuk Gelişimi Bölümü Faaliyetleri

Eğitimin bireylerde davranış değişikliği meydana getirebilmesi için ancak, bu bireylerin eğitim sistemine devamlı olarak katılımlarının sağlanması gerekmektedir. Alanyazın incelendiğinde, Roman çocukların eğitsel etkinliklere katılım ve okula devam oranlarının akranları ile eşit düzeyde olmadığı görülmektedir.

Bu proje kapsamında, sınıf ekiplerinde yer alan diğer ekip üyeleri ile birlikte, Çocuk Gelişimi Bölümü öğrencileri tarafından, belirlenen gün ve saat aralıklarında 5., 6., 7. ve 8. sınıf öğrencileri ile yapılacak çevrimiçi oturumlarda çocuklarla grup dinamiği oluşturmayı hedefleyen farklı etkinlikler gerçekleştirilecektir. Bazı oturumlarda bölümün öğretim görevlileri de etkinliklere dâhil olacaktır. Bu etkinliklerin temel amacı, çocukların duygusal, sosyal gelişimlerini desteklemek, grup dinamiği oluşturabilmek, disiplinlerarası bütüncül bir model ile okul terkinin önlenmesine ve çocuklarla terapötik bir ilişki kurarak okula devamlılıklarının arttırılmasına destek olabilmektir.Bütüncül bakış açısı ile çocukların kendilerini, okul ve toplum ile bir bütün olarak algılaması, kendi değerlerini inşa etmeleri ve destekleyici öğrenme ilişkileri içerisinde heyecanlarını ve meraklarını artırarak özgüven ve öğrenme motivasyonu kazanmaları amaçlanmaktadır.

Planlanan etkinliklerle, çocukların duygusal, sosyal gelişimlerinin desteklenmesi, psikolojik dayanıklılıklarının arttırılması, okul yaşamları ve akademik başarılarına olumlu etki edilmesi amaçlanmaktadır. Bütünleştirici bakış açısı ile çocukların kendilerini, okul ve toplum ile bir bütün olarak algılaması, kendi değerlerini inşa etmeleri ve destekleyici öğrenme ilişkileri içerisinde heyecanlarını ve meraklarını artırarak özgüven ve öğrenme motivasyonu kazanmaları amaçlanmaktadır. Merakları olduğu atölye çalışmalarına katılmaları teşvik edilerek ayrıca,  yaşadıkları toplumun önemli bir parçası olan okulun hem eğitim-öğretim faaliyetlerine hem de fiziki şartlarının iyileştirilmesi süreçlerine onların da dahil edilmesi hedeflenmektedir.

 

 

3. Sosyal Hizmet Bölümünün Faaliyetleri

Çocuğun çevresini saran her bir sistem (okul, aile, arkadaş çevresi, mahalle, sosyo-kültürel ve ekonomik durum) onun her tikel sorununa etki eder ve bu nedenle çocukla çevresi arasındaki etkileşimdeki uyumsuzlukların keşfedilmesi ve ilişkilerin dönüşümü konusunda çalışmaları yürütülmesi gerekir. Etkili bir okul sosyal çalışması için öğrenciyi çevreleyen tüm sistemler dikkate alınmalı,  aile-okul-toplum etkileşimi  önemsenmelidir. Okul sosyal çalışmacılarının öğrencilerin akademik başarısızlığına, okul içi uyum sorunlarına ve devamsızlıklarına etki eden faktörler konusunda öğretmenler, okul idaresi ve diğer okul çalışanları ile bilgi paylaşma ve sorunların çözümünde işbirliği sağlama; ekip çalışması çerçevesinde öğrencilere, ailelere ve okul çalışanlarına yönelik çeşitli eğitim programlarını takip etme ve değerlendirme; risk altında bulunan öğrencileri ve ailelerini destekleme; eğitim hakkının korunması konusunda savunuculuk yapma; aile ve okul arasındaki ilişkileri güçlendirme; öğrencilerin eğitim ihtiyaçlarını tespit etme; ailelerin, çocuklarının psiko-sosyal gelişim özelliklerini ve eğitim gereksinimlerini anlamalarına yardımcı olma; öğrencilerin yaşam koşullarını ve yaşadıkları mahallelerin koşullarını analiz etme;  öğrencileri  ve ailelerini  gereksinim duydukları hizmetlerden  ve kaynaklardan yararlanmaları için ilgili kurumlara yönlendirme ve takip etme; kurumlar arasında koordinasyonu gerçekleştirme; risk altında bulunan öğrencilere ve onların ailelerine daha iyi hizmetler sunmak için kaynakların tanımlanıp geliştirilmesi için toplumla işbirliği yapma; okul, aile ve toplum arasında ilişkileri değerlendirme gibi görevleri bulunmaktadır.

Okul içinde hizmet veren tüm profesyonellerle koordinasyona ve işbirliğine dayalı ekip çalışması için kontrat oluşturulması; her sınıfa  bir sosyal hizmet bölümü mezun ya da öğrencisinin atanması, okul idarecileri, öğretmenler ve okul rehber öğretmeni ile risk derecelerine göre öğrencilerin belirlenmesi; sınıf öğretmenleri ve rehber öğretmenlerle birlikte öğrencinin okulla etkileşimini ve aidiyetini etkileyen ve öğrencinin “okul dışına itilmesine” etki edebilecek sorunların belirlenmesi; öğrencilerin ailelerinin desteklenmesi konusunda kaymakamlığa ve sosyal hizmet birimlerinde çalışan sosyal çalışmacılar ile koordinasyon ve işbirliğine dayanan ekip çalışması için kontrat oluşturulması; sınıf öğretmeni, rehberlik ve psikolojik danışmanlık öğretmeni ve aileler arasında etkileşimi geliştirmeye yönelik çalışmaların takip edilmesi; rehberlik ve psikolojik danışmanlık öğretmeni ve sınıf öğretmenleriyle birlikte belirlenen öğrencilerin ailelerine kaymakamlık, ilçe sosyal hizmet müdürlükleri aracılığıyla ulaşılması; risk grubunda bulunan öğrencilerin ve ailelerin psiko-sosyal açıdan desteklenmesi ve güçlendirilmesi amacıyla psikoloji, çocuk gelişimi ve hemşirelik bölümüyle koordinasyona ve işbirliğine dayanan ekip çalışmasının yürütülmesi okul sosyal çalışmasındaki belli başlı faaliyetlerdir.

Çocuğun gerek okul içinde gerekse okul dışında etkileşim içinde olduğu mikro, mezzo ve makro düzeyde tüm sistemler analiz edilip çocuğun yüksek yararı gözetilerek gerekli durumlarda Kaymakamlık, Sosyal Hizmet kurumları, Belediye, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğü gibi kurumlar arasında koordinasyon sağlanmaktadır. Çeşitli hizmetlerden ve kaynaklardan öğrencilerin ve ailelerin yararlanması konusunda yönlendirme yapılmakta ve bu hizmetlerin sunumu ve yarattığı etki takip edilmektedir. Öğrencilerin ve ailelerin gereksinim duydukları hizmetlerden etkili bir şekilde yararlanabilmeleri için öğrencinin yaşam koşulları, yaşadıkları mahallenin sosyoekonomik ve kültürel yapısını anlamaya yönelik toplumla sosyal çalışma gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamlarda, Maltepe Üniversitesi, Sosyal Hizmet Bölümü akademik personeli, Maltepe Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü’nden mezun olan sosyal hizmet uzmanları ve sosyal hizmet bölümü öğrencileri, Üsküdar İlçe Sosyal Hizmet Müdürlüğü gibi kurumlarla ile iş birliği içerisinde Okul Sosyal Çalışması, Aile Çalışması ve Kurumlararası Koordinasyon Faaliyetlerini yürütmektedir.

 

 

4. Felsefi Danışmanlık Bölümünün Faaliyetleri

Çocuklarla Felsefe, problem felsefesi olarak tanımladığımız temel felsefe alt dalları kapsamında ve çocukların gündelik yaşam deneyimlerinin de içinde yer alan dürüstlük, cesaret, sevgi, arkadaşlık, dostluk, adalet, çevre, doğa, kimlik vb. kavramların topluluk olarak soruşturulması yöntemine dayanan bir pedagojidir. Ayrıca matematik, tarih, coğrafya gibi branş derslerinde de uygulanması tavsiye edilen bir eğitim metodudur. Metod, 1960 yılların sonunda Prof. Dr. Matthew Lipman ve sonrasında Ann Sharp tarafından geliştirilmiştir. Uygulamanın kavramsal çerçevesini oluşturan başlıklar şunlardır;

  •  Uyaran
  •  Çember
  •  Soruşturan Topluluk
  •  Felsefi soru/sorun
  •  Kolaylaştırıcı

Uygulamada en az beş katılımcı bir kolaylaştırıcı rehberliğinde, çember şeklinde konumlanır. Bir grup olarak bir araya gelen katılımcılar süreç ilerledikçe soruşturan topluluk bilincine ulaşırlar. Bu bilinç, çocuklarla felsefenin temel kazanımları olarak ifade edilen dört düşünme becerisinin, “Eleştirel”, “Yaratıcı”, “Özenli”, “İşbirlikçi” düşünme becerilerinin geliştiğinin temel göstergelerindendir.

Bu dört temel becerinin uygulamada ki değeri birbirine eşittir, biri diğerinden daha önemli değildir.Süreç, kolaylaştırıcının belli bir hazırlık sürecinden geçirdiği uyaranı paylaşması ve uyarana ilişkin ilk soruyu sorması ile devam eder. Topluluk geliştikçe soruların katılımcılar tarafından sorulması teşvik edilir ve bu beceri, süreç içinde kendiliğinden kazanılır.

Kolaylaştırıcı bu hazırlık sürecinde, hangi kavramların soruşturulacağını, bu kavramların felsefenin hangi alt dalının kapsamında olduğunu, uyaranla ilgili açık sorusunu, topluluğu kavram soruşturmasına götürecek olan taşıyıcı ve kapalı sorularını tespit eder. Uyaran, bir kitap, bir film, bir şiir, bir tweet, bir fıkra, bir sanat eseri, bir şarkı ya da gündelik yaşam deneyimi olabilir. Uyaranda olması gereken temel özellik ise içinde bir felsefi soru/ sorun/ çatışma barındırmasıdır.

Topluluk çember biçiminde konumlanır, bu konumlanışla kolaylaştırıcının bir otorite olmadığı ve herkesin birbirine eşit olduğu düşüncesinin altı çizilmektedir. Online yapılan soruşturmalarda da “eşit mesafe algısı” ile ilgili farkındalığın topluluğa kazandırılması kolaylaştırıcının sorumluluğundadır.

Metodun temel kazanımları olan dört düşünme becerisinin gelişmesi dışında da kazanımları vardır. Bunlar;

  •  Dil becerilerinin gelişmesi ve kendini ifade etme
  •  Kavramları tanımlama, sınırlarını belirleme
  •  Sorgulama ve akıl yürütme
  •  Düşüncelerini gerekçelendirme ve neden-sonuç ilişkisi kurabilme
  •  Soyut düşünme
  •  Aktif dinleme
  •  Kendini tanıma, anlama, özne olarak kendini yapılandırma
  •  Yaşama dair felsefi bir anlayış geliştirme

Proje kapsamında  Maltepe Üniversitesi Felsefe Anabilim Dalı Felsefi Danışmanlık Tezli Yüksek Lisans öğrencileri yürütücülüğünde gerçekleştirilen online sınıf etkinliklerinde, çocukların bilginin pasif alıcı değil aktif üretici olduğu, cevaplardan çok sorularla ilgilendikleri, ezbere dayalı değil soruşturarak, soru üreterek öğrenme becerilerinin geliştirildiği çalışmalar yürütülmektedir. Çalışmalar Maltepe Üniversitesi Felsefe Anabilim Dalı Felsefi Danışmanlık Tezli Yüksek Lisans öğrencileri tarafından yürütülmektedir.

5. Öğretmen Destek Faaliyetleri

5.1. “Öğretmenin ve Öğrenmenin Tadı”  Paylaşım Grubu Faaliyetleri

Bu çalışmanın temel amacı okullardaki öğrenme ikliminin öğreten ve öğrenenler için daha güdüleyici, verimli ve keyifli bir niteliğe kavuşmasını sağlamak bakımından önemli sorumlulukları olan öğretmenlerin “öğrenme - öğretme - mutluluk” olguları arasındaki ilişkiler hakkındaki farkındalıklarının geliştirilmesini sağlamaktır.

 

Sözü edilen çalışma, iki haftada bir olmak üzere her Perşembe günü, 1 saatlik buluşmalar şeklinde yürütülmektedir.

 

“Eğitim” ve “mutluluk” kavramları arasındaki ilişkiler son yıllarda giderek daha çok ilgi görmektedir. İngiltere, İzlanda, Bali, Hindistan gibi ülkelerde ilköğretim yıllarında zorunlu mutluluk derslerinin genel müfredata eklenmiş olması önemli bir gerçeğe işaret etmektedir. Bu bağlamda, sınıftaki öğrenme ortamının öğrenmeyi kolaylaştırıcı ve zevkli bir biçimde oluşması durumunda; merak ve ilgi temelinde gerçekleşecek yeni öğrenmelerin daha kalıcı olmasını sağlamak kolaylaşacaktır.

 

Yukarıdaki saptamadan hareketle, projede yer alan öğretmenlerle gerek bireysel gerekse mesleki yaşamda mutluluk ve başarı konularına ilişkin farkındalığı geliştirmek üzere yazınsal metin ve sinema temelli çalışmalar yapılacaktır. Bu amaç doğrultusunda; “insan”, “yaşam”, “amaç”, “mutluluk”, “başarı”, “haz”, doygunluk”, “merak, “ilgi” ve “öğrenme” vb. kavramlar sırasıyla ele alınacak ve bu kavramlara eleştirel düşünme yoluyla yaklaşılacaktır.

 

Küçük yaşlardan itibaren kendini değerli hisseden, başarının sadece ders başarısı olarak tanımlanmadığı, yanlış yapmaktan korkmayan, bağımsız düşünebilen, bilgi, beceri ve tutku kavramlarıyla tanışık, duygularının tanıyan ve bunları ifade edebilen öğrencilerin sınıftaki varlıklarının değerini bilen ve sınıfı bu amaçlar doğrultusunda renklendirebilen öğretmenlerin kendi mesleki doyumlarının da artacağı sayıltısından hareketle; kısa öykülerdeki ve filmlerdeki olay örgüleri ve farklı karakter tipleri hakkında özgün görüş oluşturmaları ve “öğrenmenin”, “anlamanın”, hissetmenin” sadece okul ile sınırlı bir ilişki üçgeni olmadığını birlikte tartışarak olası yollarını birlikte keşfetmeleri çalışmaya değer katacaktır.

 

 

Çalışmanın olası çıktıları ise aşağıdaki şekilde sıralanabilir:

 

 Katılan öğretmenlerin;

 

  1. Mutluluk
  2. Yaşamın amacı
  3. Bilgi, sezgi, içgörü, sağduyu
  4. Yaşamda ve öğrenmede belirsizlik
  5. Yazınsal dil ve yazınsal tat
  6. Merak
  7. Güdülenme

 

konularında farkındalıkların geliştirilmiş olması.

 

 

5.2.  Öğretmen Paylaşım Grubu Faaliyetleri

Melanie Klein’ın (1932) yapmış olduğu gözlemler neticesinde bebeklerin var olmaya başladıkları dönemden itibaren ilişki kurmaya ihtiyaç duyduklarını belirtmektedir. Bu yaklaşımdan hareketle, sınıf için düşünüldüğünde; iyi nitelikli ilişkilerin gelişimi için bir çocuğun geçmiş deneyimlerinin anlaşılması ve çocuğun öğretmen tarafından kapsanması oldukça önem taşımaktadır. Bununla birlikte, ikinci bağlanma figürü olan öğretmen tarafından öğrencinin sosyal- duygusal ihtiyaçlarının fark edilmesi, olumlu ve yeterince güvenli ilişkiler kurulması öğrenme deneyimi için kritik bir öneme sahiptir. Sosyal-duygusal ihtiyaçlara dair farkındalığı içeren ve travma bilgisine dayalı öğretim programlarının uygulandığı İngiltere’deki bazı okullarda yapılan ön araştırmalar bu uygulamaların çocukların davranışını, okula katılım göstermelerini ve akademik durumlarını olumlu olarak etkilediğini de göstermektedir.

 

Öğretmenlerin duygusal refahı, sosyal, duygusal ve bağlanma güçlüğü olan çocukların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken çok önemlidir. Bu kapsamda yürütülen  öğretmen paylaşım grubu faaliyetleri için haftada bir gün olmak üzere öğretmenlerle bir araya gelinmektedir. Öğretmenlerle yürütülen toplantılarda; öğretmenlere duygularını ve deneyimlerini paylaşabilecekleri güvenli bir alan sağlanmasıyla öğretmenlerin hem psikososyal olarak desteklenmesi hem de kapsanma hissini grup içinde deneyimleyebilmeleri amaçlanmaktadır.

 

Planlanan ve gerçekleştirilen bu çalışmanın çıktılarını iki farklı boyutta değerlendirmek mümkündür. İlk boyutta, öğretmenlerin kendileri için açılan güvenli alanda deneyimlerini ve duygularını paylaşabilmeleri ve benzer deneyimleri yaşayan meslektaşları ile ilişki kurmaları ve bir sosyal ağ oluşturabilmeleri yer almaktadır. Öğretmenlerin hem olumlu hem olumsuz duygularının grup içinde kapsanması ile kapsanmayı deneyimlemeleri ve benzer bir ilişkiyi sınıflarında öğrencileriyle kurabilmeleri, öğrencilerini kapsayabilmeleri ikinci boyutta hedeflenen diğer çıktılardandır. Buna ek olarak, öğretmenlerin ihtiyaçlarının ve taleplerinin dinlenerek uygun müdahalelerin geliştirilmesinin hem amaçlar arasında hem de çıktılar arasında olabileceği düşünülmektedir. Bu kapsamda, öğretmenlerin ihtiyaçlarına uygun çeşitli atölyelerin ve eğitimlerin (stres ve zaman yönetimi hakkında psikoeğitim, bilinçli farkındalık çalışmaları, meditasyon çalışmaları, vaka tartışma atölyeleri vb.) düzenlenerek öğretmenlerin mesleki ve kişisel gelişimlerine katkıda bulunmak bir diğer planlanan çıktıdır.

 

 

 

 

6. Sağlık Bölümlerinin Faaliyetleri

Projenin yürütüldüğü okulda, çocukların ve ailelerin sağlıkla ilgili riskli oldukları düşünülen konularda, sağlığa yönelik bilgi ve farkındalığı artırıcı eğitim faaliyetler bir eğitim-öğretim yılı boyunca sürdürülecektir. Okul ve aileler ile koordineli bir şekilde yürütülmesi planlanan sağlık eğitimi faaliyetleri kapsamında, Maltepe Üniversitesi’nden Hemşirelik, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon, ve ilkyardım eğitimi verilmesi için Anestezi Bölümleri ile, Marmara Üniversitesi’nden Beslenme ve Diyetetik Bölümü akademik personeli ve öğrencileri ile iş birliği içerisinde okulda çalışmaların yapılması hedeflenmektedir.

6.1. Çocuklar ve Ailelerine Yönelik Beslenme Eğitimi Faaliyetleri

Çocukların sağlıklı büyümesi ve gelişmesi toplum sağlığının geliştirilebilmesi ve sürdürülebilmesi için önem taşımaktadır. Çocuk sağlığını etkileyen en önemli faktörlerin başında gelen beslenmenin yeterli ve dengeli olması çocuğun sağlıklı büyüme ve gelişmesiyle yakından ilişkilidir. Toplumda yer almaya başladığı dönem olan okul çağında çocukların bu dönemi sağlıklı bir şekilde geçirmeleri için yeterli ve dengeli beslenmeleri gerekmektedir. Bu dönemde çocuğu sağlıklı beslenmeye yönlendirecek çalışmalar yapılmalıdır. Bu dönemde yetersiz beslenme yetişkinlik dönemindeki birçok kronik hastalığın temel faktörü olabilmektedir. Okul çağındaki öğrencilerin artan besin ögesi gereksinimlerinin en ideal şekilde karşılanması bu yaş aralığında  kazanılan doğru beslenme alışkanlıkları ile yakından ilişkilidir. Sağlıklı yaşam biçimi alışkanlığının kazandırılması ve bu bilincin oluşturulması için beslenmeye yönelik eğitimin erken yaşlarda başlaması gerekmekte; çocukların yaşam boyu sağlığını sürdürmesi için sağlıklı beslenmeye yönlendirecek çalışmalara yer verilmelidir.

Çocukların, ailenin ve toplumun beslenme alışkanlıkları üzerinde oldukça etkili olan beslenme eğitimi hatalı alışkanlıkların önlenmesini sağlamaktadır. Toplumun geleceğini oluşturan ve yetersiz ve dengesiz beslenmenin en çok etkilediği grup olan çocukların beslenme konusundaki eksiklikleri belirlenmeli ve bu eksikliklerin verilecek eğitimlerle düzeltilmesi amaçlanmalıdır. Beslenme eğitiminin sadece bilgiye yoğunlaşarak değil davranış değişikliğine de odaklanarak sunulması ile sağlıklı beslenen, bilinçli, başarılı ve büyüme ve gelişmesi optimum düzeyde olan çocuklar yetiştirmek mümkün olacaktır.

“Okuldayız: Üsküdar Projesi” kapsamında Marmara Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümü tarafından, Marmara Üniversitesi Sağlık Yönetimi bölümü iş birliği ile yürütülen beslenme faaliyetleri ile çocukların beslenme durumlarının belirlenmesi, beslenme alışkanlıklarının ve beslenme davranışlarının değerlendirilmesi ve beslenme bilgi düzeylerinin saptanması birincil olarak hedeflenmektedir. Çocukların beslenme düzeylerini iyileştirmeye yönelik planlanan beslenme eğitimleri ve etkinlikler ile çocukların beslenme durumları, bilgi düzeylerinin iyileştirilmesi ve doğru beslenme alışkanlıkları edinmeleri ikincil olarak amaçlanmaktadır.

2020-2021 Eğitim – Öğretim Yılının birinci dönemi beslenme eğitimi faaliyetleri kapsamında; kahvaltının önemi, etiket okuma alışkanlığı, bağışıklığın korunması ve Covid-19 döneminde beslenmenin önemi gibi konular sınıf içinde öğretici ve eğlenceli etkinliklerle gerçekleştirilecektir. Koordinasyon ekipleri ile işbirliği içerisinde risk grubundaki çocukları ve ailelerini belirleyip ihtiyaçları doğrultusunda beslenme sorunlarına destek vermek amacıyla belirlenen konularda beslenme eğitimi kapsamına alınacaktır.

Çalışmanın planlanan çıktıları; beslenme bilgi düzeylerini arttırmak, sağlıklı beslenme ve sağlıklı seçimler yapabilme alışkanlıklarını kazandırmak ve farkında olmadıkları beslenme sorunlarının tespit edilip çözümlenmesini sağlamaktır.

 

6.2. Fizyoterapi Faaliyetleri

Son günlerde tüm dünyayı saran COVID-19 (koronavirüs) pandemisi ülkemizde tüm alanlarda ciddi önlemler alınmasına neden olmuştur. Herkesin evde kalması gerektiği ile ilgili ciddi uyarılarda bulunulmaktadır.

 

Bu süreçte çocukların, gençlerin ve ebeveynlerin bu süreci can sıkıntısı yaşamadan ve sağlıklı bir şekilde geçirmeleri için bazı tavsiyelerde bulunulması önemlidir. Bu dönemde yetişkinler kadar çocukların da fiziksel aktivite düzeyleri belirgin olarak azalmıştır. Birçok sağlık problemi özellikle kardiyovasküler hastalıklar fiziksel inaktivite beraberinde oluşmaktadır. Çocuklar fiziksel inaktiviteden kaynaklı fiziksel, sosyal ve psikolojik problemler yaşamaktadırlar. Fiziksel aktivite, çocukların normal büyüme ve gelişmesi, metabolik fonksiyonları ve kronik hastalıkların önlenmesinde etkilidir. Düzenli yapılan fiziksel aktivite çocuğun okul başarısını da arttırır.

 

Bu zaman diliminde 3-6 yaş grubu çocuklar evde kendilerine sağlanan uygun ortamda ebeveyn gözetiminde hoplama, sıçrama gibi egzersizler yapabilirler. 5-17 yaş arası bireyler için de bireysel veya aile katılımlı egzersizler ve ev içi rekreatif oyunlar önem kazanmıştır. Evin içinde rahatlıkla yapılabilecek bu egzersiz ve oyunlar ile çocukların hem fiziksel gelişimi olumlu etkilenecek hem de aşırı teknoloji, internet ve akıllı telefon kullanımından, aşırı ekran sürelerinden uzaklaşarak verimli zaman geçirebileceklerdir.

 

Bilgisayar ve akıllı telefon başında geçirilen zaman postür egzersizleri ile sağlıklı hale getirilebilir. Bununla birlikte iyi planlanmış aktivite programları esneklik, kuvvetlendirme, denge, dayanıklılık (aerobik) ve de germe aktivitelerini içermelidir. Aerobik aktiviteler bu programın merkezinde yer almalıdır. Solunum egzersizlerinin eklenmesi önemlidir. Çocuklara yaşlarına uygun, eğlenceli ve çeşitlilik sunan fiziksel aktivite programları oluşturulmalıdır.

Ayrıca aile içindeki fiziksel aktiviteye yönelik oyunların; aile içi sosyalleşmeyi arttıracağı, bireylerin birbirini daha fazla dinleyeceği, anlayacağı, daha çok paylaşımda bulunacağı, koronavirüsten kaynaklı bazı kaygıların ve stresin yaşanmasına engel olabileceği de düşünülmektedir. Söz konusu faaliyetin amacı çocukların evde geçirdikleri bu süreçte fiziksel inaktivite yaşamaları önlemek ve de bu süreci onlar için eğlenceli ve verimli hale getirmektir.

 

Çalışmanın genel içeriği; postür, esneklik, kuvvetlendirme, denge, dayanıklılık ve solunum egzersizleri ve de fiziksel aktiviteyi teşvik edici oyunları içermektedir. Egzersizler bir dosya ile internet üzerinden ailelere gönderilip, online bir görüşme programı ile eğitim ve takip gerçekleştirilecektir.

 

Çalışmanın kazanımı çocuklara artmış fiziksel aktivite ile kısa ve uzun vadede daha sağlıklı ve yüksek kalitede bir yaşam sunmaktır.

 

 

 

6.3.Çocuklara Yönelik El Yıkama Eğitimi Faaliyetleri

Bireysel hijyen, enfeksiyonların yayılmasını önlemek için çok önemlidir. Bireysel hijyenin önemli bir bileşeni ise el yıkamadır. Eller, hastalık yapıcı mikroorganizmaların en yaygın bulaşma yeridir . Ellerin su ve sabunla yıkanması, enfeksiyonların bulaşmasını azaltmak için hem etkili hem de ucuz maliyetli bir yöntemdir. Uygun el yıkama ile, akut solunum yolu hastalıklarının en az %20 oranında azalabildiği ifade edilmiştir. Ayrıca el yıkama ile ilgili çalışmaların bir meta-analizinde ishalli hastalıkların da %47 oranında azaldığı gösterilmiştir.  Yapılan son araştırmalar, COVID-19 olan kişilerin herhangi bir semptom göstermeden de virüsü yayabileceğini göstermektedir. ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi’ne göre, en az 20 saniye boyunca ellerin tüm alanlarını (avuç içleri, parmak üstleri, parmak araları ve tırnaklar) temizlemek için su ve sabun kullanmak bu hastalıkların yayılmasının önlenmesinde önemli bir yer tutmaktadır. Alkol bazlı el antiseptiklerinin su ve sabunun olmadığı durumlarda kullanılabileceği, ancak su ve sabun ile el yıkamanın bulaşıcı mikroorganizmaları azaltmada daha etkili olduğu ifade edilmiştir. Bunun yanı sıra doğru el yıkama tekniklerini uygulamak bu etkiyi daha da arttırabilir.

Çocuklara doğru el yıkama tekniğini öğretmek için çeşitli stratejiler ve talimatlar bulunmaktadır. Ancak yalnızca el yıkamanın öneminin ve tekniklerinin öğretildiği eğitimlerin çocuklar üzerinde genellikle etkisiz olduğu ve çeşitli müdahale bileşenleri ile birlikte kullanılması gerektiği ifade edilmiştir. Örneğin, Lee ve ark. (2015) çocuklara, ellerinin tüm bölgelerini uygun bir sürede için yıkamaları için bir şarkı öğretmiştir. Nandrup-Bus (2009), ilkokul öğrencilerine okul gününün belirli saatlerinde ellerini yıkamalarını hatırlatmak için öğretmenlerden destek almıştır. Grover ve ark. (2018) ise, el yıkama alanlarında ellerin ovma alanlarını gösteren posterler kullanmıştır. Bu çalışmalar, sesli ve görsel hatırlatıcıların el yıkama kalitesini ve sıklığını artırabileceğini göstermiştir.

Bu çalışmanın yürütüleceği tarihlerde tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 pandemisi nedeniye çocuklara okul ortamında bir eğitim verilemeyecektir. Birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de çocukların eğitim süreçlerinin uzaktan sürdürülebilir (online) hale gelmesi ve belirli yaş gruplarına sokağa çıkma kısıtlamaları getirilmesi nedeniyle, çocukların bilgisayar karşısında geçirdiği sürenin artması çocukların fiziksel aktivitelerinin azalmasına neden olmaktadır. Bu bağlamda çalışmanın iki aşamada gerçekleştirilmesi planlanmıştır. Birinci aşamada; çocuklara proje ekibinde yer alan  Uzman Fizyoterapist tarafından online ders aralarında uygulayabilecekleri bazı fiziksel aktivite hareketleri gösterilecektir. İkinci aşamada ise el yıkamanın önemi, hangi durumlarda el yıkanması gerektiği ve doğru el yıkama tekniği gösterilecektir. El yıkama eğitiminin hareket egzersizleriyle bağdaştırılması ile çocuklara hatırlatıcı olması hedeflenmektedir. Bu iki uygulamanın çocukların sağlıklı yaşam biçimi davranışları geliştirmesine destek olacağı düşünülmektedir.

Bu çalışmanın sonunda eğitime katılan çocukların;

  • El yıkamanın önemini kavramları
  • Hangi zaman ve durumlarda el yıkaması gerektiğini öğrenmeleri
  • Doğru el yıkama tekniğini uygulayabilir hale gelmeleri hedeflenmektedir.

 

6.4. Çocuklar ve Ailelerine Yönelik Sağlık Eğitimi Faaliyetleri

Çocuklar ve ailelerine yönelik düzenlenecek olan sağlık eğitimi faaliyetleri, sınıf ekipleri aracılığıyla tespit edilen ihtiyaçlar doğrultusunda 4 ana konu üzerine planlanmıştır. Bunlar; COVİD-19 , sağlıklı uyku düzeni hakkında, teknoloji ve ekran bağımlılığı ile ağız ve diş sağlığı konularında eğitimlerdir. Tüm eğitimlerin genel içeriği bir slayt sunusu şeklinde online toplantı platformunda  video gösterimi ile birlikte yapılacaktır. Sunuya başlamadan bir ön test ve sunu bitiminde doğru bilinen yanlışları düzeltmek için son test uygulanıp verilen eğitimin kazanımları değerlendirilecek geri bildirimde eksik olan yerler tekrarlanacaktır. Ayrıca öğrencilerle sözel olarak konuşularak anlamadığı veya soru sormak istediği yerler hakkında  bilgi eksikliği giderilmesi ve  davranış değişikliği kazandırılması amaçlanmaktadır. Eğitimlerin içerik özetleri aşağıda belirtilmiştir.

  1. COVİD-19 Eğitimi:  Dünya genelinde yaygın bir pandemi oluşturan COVID-19 salgını yaşamı ciddi anlamda tehdit etmeye devam etmektedir. Bu eğitimde toplumda var olan  pandemi sürecinde yapılması gerekenler anlatılarak COVİD-19 yönetimi, hijyenik el yıkama, doğru maske kullanımı ve virüsten diğer korunma yöntemleri konusunda olumlu davranış değişikliği yaratılması amaçlanmıştır.
  2. Teknoloji ve Ekran Bağımlılığı Eğitimi: Okul çocukları yaygın bir sorun olan teknoloji ve ekran bağımlılığının fiziksel ve sosyal zararlarına yönelik bilgilendirmek  ve farkındalık yaratarak eyleme geçmelerine yönelik ön bilgilendirmeyi sağlamaktır.Bu sorunun önüne geçebilmek için eğitimin henüz bağımlılık oluşmadan verilmesi daha etkili olacaktır. Çalışmadaki amaç, teknoloji ve ekran bağımlılığını azaltmak için yapılabilecek eylemler ile ilgili adölesanları bilgilendirmek, hareketsizliğe bağlı gelişebilecek sağlık risklerine yönelik eyleme geçmelerini sağlamak. Sorunlu teknoloji/internet kullanımından korunmak için alınması gereken önlemleri açıklamak,  bağımlılığın neden olduğu sorunları ve teknolojinin yararlı kullanımı hakkında bilgi sahibi olmalarını sağlamak ve adölesanların olumlu davranış değişikliği sağlamaları amaçlanmıştır.

 

  1. Uyku Sağlığı Eğitimi: Dünya genelinde birçok insanı etkileyen uyku sorunu gerek fiziksel gerekse bilişsel olarak birçok soruna yol açmaktadır.Bu eğitimde var olan  uyku problemi sürecinde yapılması gerekenler anlatılarak uyku yönetimi, öğrenmede artış ve uyku sisteminin fiziksel ve bilişsel olarak bir çok konuda olumlama sergilenmesi amaçlanmıştır. 
  2. Ağız ve Diş Sağlığı Eğitimi: Türkiye’de ağız-diş sağlığı problemleri yaygın olarak görülmektedir. Bu problemlerin düzeltilmesi için eğitimin doğru zamanda verilmesi gerekir. Kalıcı dişlerin çıkmaya başladığı okul çağı dönemi ağız-diş sağlığı eğitiminin verilmesi için en uygun dönemdir. Bu çalışmada verilen eğitim ile ağız diş sağlığının öneminin kavratılması, doğru diş fırçalama tekniğinin öğretilmesi ve olumlu davranış değişikliği yaratılması amaçlanmıştır. 

7. Toplum Ruh Sağlığını Geliştirme Derneği’nin Faaliyetleri

Toplum Ruh Sağlığını Geliştirme Derneği’nin, “Okuldayız: Üsküdar” projesine katkısının ağırlıkla “danışmanlık” şeklinde olması düşünülmektedir.

Derneğin temsilcilerinin, okulda yürütülmekte olan etkinlikler içinde ayrı bir başlık altında, “tek başına” yer alması söz konusu olmamaktadır. Uygun olan diğer ekip çalışmalarına katkıda bulunulur.

  • Farklı disiplin ve sektörler tarafından ve birbirini tamamlayarak yürütülmekte olan etkinliklerin planlanması, uygulanması ve değerlendirilmesi aşamalarında danışmanlık sağlanması,
  • çalışmayı yürüten kişilerin eğitimine ve diğer ekipler gerekli gördüğünde süpervizyon  etkinliklerine katkı,
  • farklı gruplar tarafından yürütülen hizmetler çerçevesinde, uygun görülmesi halinde, öğretmenlerle, çocuklarla, ailelerle yürütülen etkinliklere (özellikle grup çalışmalarına) film, dizi belgesel alıntılarıyla, “farkındalık geliştirme çalışmaları yaparak” katkı söz konusu olabilir. 

 

Toplum Ruh Sağlığını Geliştirme Derneği’nin geçmişinde Kocaeli Üniversitesi Toplum Ruh Sağlığı Birimi’nin çalışmaları da bulunmaktadır.Ayrıca, TRSGDer’in çalışma ilkelerinde bireysel veya grup tedavileri yer almamakla birlikte, dernek çalışanlarının çoğunun ruh sağlığı alanında uzman olmaları nedeniyle, geniş ruh sağlığı çalışanları ağıyla var olan bağlantılar aracılığıyla, ihtiyaç halinde tedavi amaçlı yönlendirmeler konusunda da destek sağlayabilecektir.

 

2019 – 2020 dönemindeki çalışmaların yürütülmesi sürecinde TRSGDer temsilcileri, planlama ve değerlendirme aşamalarında yer almışlardır. Ayrıca ihtiyaç duyulan bir çocuk ve ailesiyle ilişkiler konusunda gerekli tıbbi desteğin sağlanmasına aracılık yapılmış, ilgili sağlık kuruluşuyla bağlantı kurulup sürecin takibine katkı sağlanmıştır. Gerçekleştirilecek çalışmaların çıktıları projenin tamamı çerçevesinde değerlendirilebilecektir.

 

 

 

8. Mahalleli Kadınlara Yönelik Yürütülen Faaliyetler

Mahalleli kadınlara yönelik yürütülen faaliyet kapsamında, proje okulu mahallesinde yaşayan kadınlara sağlık, beslenme ve psikososyal destek gibi pek çok konuda bireysel destek ve grup desteği sunulmaktadır. Bu faaliyet kapsamında, mahalleli kadınların projenin karar alma ve planlama mekanizmasında aktif katılımları da sağlanmaktadır. Uzun zamandır bu mahallede yaşayan, mahallenin yerel dinamiklerini tanıyan kadın gruplarıyla proje boyunca yürütülen iş birlikleri ile hem projenin temel faaliyetlerinin belirlenmesinde kadınların aktif rol oynaması hem de kadınların güçlenerek mahalledeki dayanışmalarını arttırması amaçlanmaktadır.

Proje kapsamında, mahalle okulu bünyesinde düzenli olarak mahalleli kadınlarla bir araya gelinen etkinliklerin yanı sıra düzenli aralıklarla kadınların evlerine ziyaretler yapılmaktadır. COVİD-19 salgını süreci boyunca bu buluşmalar online (çevrimiçi) olarak planlanmaktadır. Online yürütülen bu buluşmalarla hedeflenen, kadınların bireysel problemlerinin çözümüne sunulan desteğin yanı sıra, sosyokültürel anlamda gelişimlerine katkı sunmak ve mahallerinde güçlü ve etkili kadınlar olarak rol oynamalarını sağlamaktır. Bunlarla birlikte, COVİD-19 salgını süreci sonrasındaki süreçte proje kapsamında kadınlarla düzenlenecek çeşitli sosyal, bilimsel ve kültürel aktivitelerle, mahalleli kadınların ev ve mahalle içlerinden çıkmaları, sosyal yaşama daha aktif olarak katılmaları da bu faaliyetin hedefleri arasındadır.

Mahalleli kadınlara erişim konusunda okul öğretmenleri ve idarecileri, Üsküdar Romanları Platformu, Üsküdar İlçe Sosyal Hizmetler Müdürlüğü ve Üsküdar İlçe Sağlık Müdürlüğü aktif rol oynamaktadır. Sağlık, beslenme, psikososyal destek gibi pek çok konuda desteğe ihtiyacı olduğu tespit edilen veya gönüllülük esasıyla çalışmalara katılmak isteyen kadınlar, ihtiyaçları ve talepleri neticesinde proje ekibi tarafından oluşturulan uzman bir ekip tarafından takip edilmekte ve gerekli destek kendilerine sunulmaktadır. Bu destek, üniversitede psikoloji, sosyal hizmet, halk sağlığı, üreme sağlığı, ilk yardım ve beslenme gibi konuların uzmanları tarafından yürütülen düzenli grup çalışmaları şeklinde sunulabilirken aynı zamanda kadınlar için oluşturulan disiplinlerarası bir ekip ile bireysel takipleri şeklinde de gerçekleştirilebilmektedir.

Neticede, interdisipliner ve kurumlararası bir ekip tarafından mahalleli kadınlara yönelik yürütülen bu faaliyet kapsamında, kadınların bireysel ve toplumsal olarak güçlenmesi amaçlanırken diğer yandan da toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması hususunda kendi hayatlarının yanı sıra, güçlü kadınlar olarak, çevrelerine de önemli bir etki sağlamaları amaçlanmaktadır.

 

9. Özel Eğitim Bölümü Faaliyetleri

Proje kapsamında var olan potansiyelinin desteklenmesi gereken öğrenciler için okuldaki derslerinin yanında zenginleştirme ve farklılaştırma çalışmaları yapılması amaçlanmaktadır.

Zenginleştirme ve farklılaştırma çalışmaları, düşünme ve yaratıcılık etkinlikleri özel yetenekli olan ya da var olan zeka potansiyelinin desteklenmesi gereken öğrencilerde bilişsel (akademik) gelişime destek sağlamak açısından önem arz etmektedir. Bu bağlamda planlanan etkinliklerde öğrenciler, düşünme becerilerini, analiz ve sentez becerilerini ve yaratıcılığın 4 boyutunda (akıcılık, esneklik, özgünlük ve zenginleştirme) kendilerini geliştirme ve farklı açılardan bakabilme fırsatı bulabilmektedirler.

Morelock (1992) özel yeteneği “normal olarak kabul ettiğimiz standartlardan hem nitelik hem de nicelik olarak farklı içsel deneyimler ortaya koyan ve ileri bilişsel becerileri içeren eş zamanlı olmayan gelişim” olarak tanımlamıştır. Buradan hareketle potansiyeli yüksek olan öğrencileri fark etmek, desteklemek ve en önemlisi potansiyellerinin getirilerini anlamak öncelikli çabamız olmalıdır. Sonrasında ise farklılığı tespit edilen öğrencilerin yeteneklerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Yetenek gelişimini sağlayabilmek için ise sistemli ve düzenli bir eğitime, öğrenciye uygun ortam ve olanaklara, zenginleştirilmiş ve farklılaştırılmış eğitim faaliyetlerine ihtiyaç vardır. Bu kapsamda hazırlanacak etkinliklerde amaç öğrencinin farklı düşünme, farklı açılardan bakabilme, yaratıcılığını ortaya koyma gibi alanlarda, kabul edildiği algısıyla fikirlerini rahat bir şekilde ortaya koyacağı etkinlikleri ona sunmaktır. Bu etkinlik bazen bir akıl oyunuyken, bazen bir zeka sorusu ya da yaratıcılık temelli bir çalışma olabilir. Etkinlikler sonucunda öğrencinin öncelikle kabul edildiği algısını oluşturması, fikirlerini ve hayallerini rahatlıkla ifade edebilir hale gelmesi ve potansiyelini günlük hayatında da kullanmak adına motive olması beklenmektedir.

Neihart (1999) bir çalışmasında özel yeteneğin tipi ve derecesinin, uygun eğitimsel ortama sahip olmanın ve öğrencinin kişisel özelliklerinin, özel yetenekli çocukların psikolojik olarak sağlıklı olabilmelerini etkileyen önemli unsurlar olduğunu ortaya koymuştur. Bu bağlamda tüm gelişimsel alanları ile fark edilen ve desteklenen öğrencilerin hayatlarında oluşacak olumlu değişimler önem arz etmektedir.