Dijital Detoks ve Zihinsel Sağlık

Paylaş

Muhabir: Burcu Şahin

 

Sanal dünya, gençler için eğlence, öğrenme ve sosyal etkileşim için çekici bir yer olabiliyor. Ancak fazla kullanım halinde pek çok sorun ortaya çıkabiliyor. Uzman Klinik Psikolog Çağla Anar gençlerin bu uygulamalarda fazla zaman geçirmesinin gerçek dünyadaki sorumluluklarını ihmal etmelerine davetiye çıkardığının altını çiziyor.


Sanal dünyanın pek çok avantajı olduğuna dikkat çeken Anar, “Gerçek dünyadaki karşılaşılan zorluklarla başa çıkma, iletişim kurma, problem çözme ve empati gibi yaşam becerileri, gençlerin kendilerini geliştirmeleri için önemlidir” yorumunda bulundu. Sanal dünyada da bu becerilerin bazılarının geliştirilebileceğini ifade eden Anar, sanal uygulamaların gençlerin bu becerileri daha etkili bir şekilde öğrenmelerine yardımcı olabileceğine dikkat çekiyor.

Anar, “gençler çevrimiçi etkileşimlerinde geçirdikleri zamanı değerlendirmeli ve olumsuz etkilerden kaçmak için bilinçli kararlar almalıdır” diyerek, çevrimiçi etkileşimlerin gerçek yaşamla uyumlu olması gerektiğini ve gerçek dünyadaki aktivitelere ve sosyalliğe daha fazla zaman ayırmaya özen göstermeleri gerektiğini vurguluyor.

Sosyal medyanın gençlerin kişisel kimliği üzerindeki etkileri karmaşık ve çok yönlü olduğundan bu etkilerin bazı gençler için olumlu olabilirken, bazılarının ise olumsuz sonuçlar doğurabildiğini açıklayan Anar, “Kişisel kimlik üzerinde en büyük etkisi, onay alma arayışı ile özgüven, sosyal ilişkiler, kendini ifade etme şekli, mahremiyet duygusu ve kimlik arayışı üzerindedir” dedi.

Anar, gençlerin sosyal medyayı bilinçli bir şekilde kullanmaları hakkında “dijital okuryazarlık kazanmaları ve sağlıklı sınırlar koymaları önemlidir” yorumunda bulunurken, ebeveynler ve eğitimcilerin gençlere sosyal medya kullanımı konusunda rehberlik etmesi gerektiğini ve açık iletişim kurulması gerektiğini ifade etti.


Sanal gerçekliğin, eğlence, eğitim ve simülasyon gibi alanlarda kullanılabilecek güçlü bir araç olabildiğini ifade eden Anar, “Ancak gerçek hayattaki başarı genellikle daha kalıcı ve anlamlı deneyimlerle ilişkilidir. Gerçek hayattaki başarılar daha çok somut çabalar, yetenekler ve etkileşim gerektirmektedir. Bununla birlikte sosyal medya platformları, gençlerin arkadaşlarıyla bağlantı kurma, paylaşım yapma ve duygusal destek bulma gibi sosyal ilişki ihtiyaçlarını karşılamak için önemli bir araç olabilir. Aynı zamanda sosyal medyanın kullanımı, gençlerin kendilerini başkalarıyla karşılaştırmaları, sosyal baskıya ve çevrimiçi zorbalık gibi risklere neden olabilir” dedi. Son olarak çevrimiçi zorbalığa dikkat çeken Anar, “Sosyal baskı ve çevrimiçi zorbalık, gençlerin fiziksel olarak bir araya gelmelerini azaltabilir, bu da yalnızlık izolasyon riskini arttırabilirken, yüz yüze iletişimden yoksun kalmak, duygusal bağları zayıflatabilir ve gençlerin sosyal becerilerini geliştirmelerini engelleyebilir” diyerek sözlerini tamamladı.