İstanbul Marmara Eğitim Vakfı

Felsefe Söyleşileri 16

Paylaş

KADIKÖY BELEDİYESİ TARİH, EDEBİYAT VE SANAT KÜTÜPHANESİ (TESAK)

İSTANBUL MARMARA EĞİTİM VAKFI (İMEV)

MALTEPE ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ

FELSEFE SÖYLEŞİLERİ 16: FENOMENOLOJİ: “ŞİMDİ VE BURADA”

02.04.2016-28.05.2016

 

Konuşmacı:

Tarih:

Başlık:

 

Özet

Betül ÇOTUKSÖKEN

02.04.2016

Fenomenoloji Üzerine

 

Fenomenolojinin bir görme biçimi olarak bir yandan “dışdünya-düşünme ve dil ilişkisi”ni; öte yandan da “insan-dünya-bilgi ilişkisi”ni nasıl ortaya koyduğunu; Ortaçağdan gelen köklerini, gündemde yer alan felsefi görme biçimleriyle ve bilimlerle nasıl bir tartışmaya girdiğini, felsefi söylemdeki yerini ve yansımalarını mercek altına almak bu çalışmanın ana konusunu oluşturacak.  Ayrıca Türkiye’de konuya ilişkin olarak özellikle İstanbul Üniversitesinde yapılan çalışmalar da değerlendirilecek.

Mesut KESKİN

09.04.2016

Fenomenolojide Güncel Sorunlar

 

Fenomenolojinin iki köklü ve hâlâ sağlam sütunu Husserl ve Heidegger’in güncellikleri ve büyüklükleriyle çağdaş fenomenoloji hareketine yansıttıkları sorunlar tarihsel ve sistematik bir şekilde ana hatlarıyla sunulacaktır. Bu her iki büyük filozofun gölgesinde savaş sonrası çağdaş fenomenolojinin güncel sorunları, Ren’in Alman ve Fransız yakasındaki felsefe kültürlerinin iletişiminden ve etkileşiminden kaynaklanır. “Fenomenoloji”, “sorun/şey/nesne/obje”, “bilimlerle ilişki”, “metot”, “fenomen/görünüş/görme”, “yönelimsellik”, “sunulmuşluk”, “ben”, “kendi”, “aynılık”, “başkalık”, “bilinç”, “algı”, “bakış”, “resim”, “varlık”, “zaman”, “mekan”, “dünya”, “vücut”, “beden”, “cisim” gibi fenomenal kavramlar ışığında felsefi bir yaklaşım tarzı olarak fenomenolojinin temel sorunları gündelik dil ve hayat pratiği açısından kısaca yorumlanacaktır.     

Erkut SEZGİN

16.04.2016

“Arke-Yazım” Olarak Fenomenoloji

 

Arke-yazım olarak Fenomenolojitemsil dillerinin kurallarıyla düşünmeyi; konuşmayı; yazmayı-okumayı; akıl mantık yürütmeyi öğrenme sonucu ortaya çıkan zihnin “öznellik-nesnellik”, “doğruluk-kesinlik” inanışlarıyla yapılanmasına zemin olan imlem farklarının bağlantılı tezahür zeminine dokuna-yaza kazanılan felsefi bir berraklaşmaya odaklanan fiili bir uyanışı karakterize ediyor.  Bu berraklaşmanın ışıması dolayımında temsil dillerinin tarihsel; kültürel; bilimsel kurallarıyla, normlarıyla, paradigma olarak düşünmeye egemen olan kurallarıyla yapılanan doğruluk-kesinlik inanışlarıyla insan zihninin “benlik”, “öznellik”, “nesnellik” deneyimlerinin yapılanmasının izini sürmekte.

Kaan ÖZKAN

30.04.2016

 Nöroplastisite ve Varoluşçu Fenomenoloji

 

Beynin yeni durumlar karşısında bir anlamda uyarlanma kapasitesini ifade eden "nöroplastisite" kavramı günümüzde çok geniş bir çerçevede tartışılmaktadır. Bellekten öğrenme ve karar alma süreçlerine kadar bir dizi edim de bu tartışmalar dahilindedir. Diğer yandan beyin, uyaranları alan ve onlara geri cevap üreten bir mekanizma olarak görüldüğünde her deneyimin onda bir karşılığı olduğu da açıkça belirtilmesi gereken bir noktadır.Varoluşçu fenomenoloji ise felsefi gelenekte fenomenolojik anlayışı somut düzleme indiren ve bunu beden, algı, yaşam dünyası, dünya-içre-varlık gibi kavramlarla işleyen bir anlayışı yansıtır. Bu bakımdan da öznelerarasılığa olduğu kadar, hatta ondan da önce fizyolojiye yer açan bir kavrayışa sahiptir. Nitekim bu çalışma, nöroplastisite çerçevesinde nörolog V. S. Ramachandran'ın “phantom limb” (hayalet uzuv) ve “phantom ağrı”  ile ilgili çalışmalarının varoluşçu fenomenolojide karşılık düştüğü noktayı tartışmaya açmayı amaçlamaktadır.

Berrak COŞKUN

07.05.2016

Nermi Uygur’da “Başkasının Ben’i Sorunu” ve Husserl

 

Husserl’in transzendental fenomenolojisinde, bilinç en temel kavramlardan biridir. Başkasının ben’i kavramı da yine bir bilinci işaret eder; başkasının bilincini. İster başkasının ben’i, ister alter ego, ister other minds adı verilsin, bu kavram, başka insanlarla kurduğumuz ilişkilere, dolayısıyla yaşama-gerçekliğimize yapışık bir soru/sorun dağarını peşinden sürükler. Nermi Uygur, soru sorma ve yanıtlama deneyişleri için Husserl’in balta girmemiş felsefe ormanında (Uygur, 2007, s. 12) dolaşır fakat hep orada kalmaz. Ormanın dışında, yeni bir patika bulur yürünecek: Fenomenolojiye sıkıca bağlı olan ama fenomenolojiyi aşan… Neden? Uygur, neden Husserl ormanının dışına çıkar, neden onunkinden farklı bir fenomenolojik biçem oluşturur? Hangi noktalarda ayrılır ondan, hangi eleştirilerle? Bu soruların yanıtlarını, yine kendisi verecektir. 

Güncel ÖNKAL

14.05.2016

Kültürün Fenomenolojisi

 

Kültürün fenomenolojisinin aynı zamanda kültür felsefesi çalışması anlamına geldiğini iddia edebilir miyiz? Diğer deyişle, kültürel edimlerin, obje ve temsillerin tasvirinin kültürel elementlere eleştirel bir bakış anlamına geldiğini söyleyebilir miyiz? Ernst Cassirer ve Alfred Schutz’un görüşleri üzerinden yapılacak bir karşılaştırma kültürün fenomenolojisinin niyete dayalı saf bir idealizm mi; yoksa,ahlaki sonuçları olan başlı başına bir metodoloji anlamına mı geldiğine yanıt verebilir. Cesaret, kültürü yaşayanlarda değil, kültürün “şimdi ve burada” oluşuna dikkatle bakan gözlerdedir. Kültürün fenomenolojisini yapmak kültürün içerisinde yaşamaktan daha zordur.

Uğur EKREN

21.05.2016

Husserl’in Erken Dönem Fenomenolojisi

 

Edmund Husserl'in, hocası Franz Brentano'nun “Tasvirci Psikolojisi”nin etkisi altında kaleme aldığı Logische Untersuchungen adlı gençlik eserinde, sonraki yıllarda Ideen  başlığı altında yayımlanmış eserlerinde  geliştirip, olgunlaştırdığı “fenomenoloji” anlayışının temel motif ve ilkelerinin varlığı gösterilerek, Husserl düşüncesinde süreklilik ve gelişimin izlenmesi söyleşimizin konusunu oluşturacaktır.

Harun TEPE

28.05.2016

“Yönelimsellik”ten “Yaşam Dünyası”na E. Husserl Fenomenolojisi Üzerine Düşünmek

 

Husserl fenomenolojisinin temellerini attığı ilk büyük yapıtı olan Mantık Soruşturmaları’nda psikolojizmin eleştirisini yaparak saf mantığa yer açmaya ve bilinç edimlerinin yönelimselliğini ortaya koymaya çalışır. Bir geçiş yapıtı olan Kesin Bir Bilim Olarak Felsefe’den sonra ikinci dönemindeki ana yapıtı sayılan Saf Bir Fenomenolojiye ve Fenomenolojik Felsefeye İlişkin Düşünceler’de ise “transsendental fensomenoloji” düşüncesi ve “fenomenolojik indirgeme” yoluyla“saf ben”e ulaşmanın yolları öne çıkar. Avrupa Bilimlerinin Krizi ve Transsendental Fenomenoloji’de ise gelenek ve tarihin, yani kültürün işe katıldığını ve Husserl’in bir “yaşam dünyası”ndan (Lebenswelt) söz ettiğini görürüz.